17 Ekim 2025 Cuma

Çocukluk Dönemi Depresyonu: Nedenleri, Türleri ve İyileşme Süreci



Çocukluk dönemi, bir çocuğun hayatındaki en önemli ve savunmasız dönemlerden biridir. Bu dönemde yaşanan olumsuz deneyimler, çocuklarda çeşitli sorunlara neden olabilir. Bunlardan biri de çocukluk dönemi depresyonudur. Çocukluk dönemi depresyonu, çocukluk çağındaki bireylerde görülebilen ve genellikle ihmal edilen bir durumdur. Bu blog yazısında, çocukluk dönemi depresyonunun nedir, nedenleri nelerdir, belirtileri nelerdir, türleri ve en önemlisi tedavi ve iyileşme süreci hakkında bilgi vermeye çalışacağım. Çocukların duygusal ve zihinsel sağlığı üzerinde derin etkileri olan bu konuya dair farkındalık yaratmayı hedefleyen yazımızı takip etmeye devam edin.Çocukluk dönemi depresyonu nedir? Nedenleri, belirtileri, türleri ve tedavi seçenekleri. İyileşme süreci ve önlemler hakkında bilgi.



Çocukluk Dönemi Depresyonu


Çocukluk dönemi depresyonu nedir?



Çocukluk dönemi depresyonu, genç yaşta başlayan ve çocukların duygusal, sosyal ve fiziksel gelişimini olumsuz yönde etkileyen bir ruhsal rahatsızlıktır. Bu durum, çocukların hayatlarında genellikle olumsuz deneyimler yaşamaları sonucunda ortaya çıkabilir. Çocukluk dönemi depresyonu, yetişkinlerdeki depresyon ile benzer belirtilere sahip olabilir ancak çocuklarda farklı şekillerde ortaya çıkabilir.



Çocukluk dönemi depresyonu, çocukların duygusal olarak kendini kötü hissetmelerine, üzgün ve mutsuz olmalarına, enerjilerini kaybetmelerine, sosyal etkileşimlerde zorlanmalarına ve uyku ve iştah problemleri yaşamalarına neden olabilir. Bu durum, çocukların okul başarısını olumsuz yönde etkileyebilir ve sosyal ilişkilerinde problemlere yol açabilir.



Çocukluk dönemi depresyonu, genellikle fark edilmesi zor bir rahatsızlıktır çünkü çocuklar duygularını ifade etmekte zorlanabilirler. Bu nedenle ebeveynler, öğretmenler ve çocuklarla yakından ilişki içinde olan diğer yetişkinler, çocuklarda depresyon belirtilerini gözlemlemeli ve gerekirse uzman bir yardım almaları konusunda destek olmalıdırlar.



Depresyonun çocukluk dönemindeki nedenleri nelerdir?



Çocukluk dönemi depresyonu, çocukların ve gençlerin duygusal ve davranışsal açıdan zorluklar yaşadığı ciddi bir ruh sağlığı sorunudur. Depresyonun çocukluk dönemindeki nedenleri arasında genetik faktörler, biyolojik etmenler, çocuğun yaşadığı stres ve travmalar, aile içi sorunlar ve kişilik özellikleri yer alabilir.



Özellikle aile içi çatışmalar, aile bireyleri arasındaki bağlantı sorunları ve ebeveynlerin çocuğu yeterince anlamamaları gibi durumlar, çocukluk dönemi depresyonunun ortaya çıkmasında etkili olabilir. Ayrıca, zorlayıcı ve stresli çevresel faktörler de bu hastalığın gelişiminde rol oynayabilir.



Çocukluk Dönemi Depresyonu Nedenleri


  1. Genetik faktörler

  2. Biyolojik etmenler

  3. Stres ve travmalar

  4. Aile içi sorunlar

  5. Kişilik özellikleri




Çocukluk Dönemi Depresyonu


Çocukluk dönemi depresyonunun belirtileri



Çocukluk dönemi depresyonu, çocuklar arasında sık görülen ancak genellikle fark edilmeyen bir rahatsızlıktır. Depresyonun belirtileri genellikle diğer sağlık problemleriyle karıştırılabilir. Bu nedenle, ebeveynler ve öğretmenler bu belirtileri dikkatle gözlemlemelidir.



Bu rahatsızlığın belirtileri arasında sürekli üzgün veya sinirli olma, sosyal etkileşimden kaçınma, uykusuzluk veya aşırı uyuma, iştah kaybı veya aşırı yeme, enerji eksikliği ve odaklanma zorluğu yer almaktadır.



Çocukluk dönemi depresyonunun belirtileri zamanla daha ciddi bir hal alabilir ve çocuğun günlük yaşamını etkileyebilir. Eğer çocuğunuzda bu belirtileri fark ederseniz uzman bir doktora danışmanız önemlidir.



Çocukluk dönemi depresyonu türleri



Çocukluk dönemi depresyonu türleri, çocuklarda depresyonun farklı şekillerde ortaya çıkabileceğini belirtir. Bu türler genellikle belirtiler ve şiddetleri açısından farklılık gösterebilir. Örneğin, bazı çocuklarda depresyonun ana belirtileri üzüntü ve umutsuzlukken, diğerlerinde öfke ve saldırganlık daha belirgin olabilir.



Bazı çocuklarda depresyon gizli bir şekilde ortaya çıkarken, diğerlerinde daha açık ve belirgin olabilir. Depresyon türleri genellikle çocuğun yaşına, kişilik özelliklerine ve yaşadığı çevresel faktörlere bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Bu nedenle, çocukluk dönemi depresyonu türleri her çocuk için farklılık gösterebilir.



Depresyon TürleriBelirtileri
Majör DepresyonUzun süreli üzüntü, umutsuzluk, ilgisizlik
Duygudurum DüzensizliğiÖfke patlamaları, ani duygusal değişimler
Duyarlılık BozukluğuFiziksel belirtiler, kaygı ve panik ataklar


Çocukluk dönemi depresyonu nasıl tedavi edilir?



Çocukluk dönemi depresyonu tedavisi oldukça önemlidir ve doğru bir şekilde yönetilmesi gerekmektedir. Bu tür depresyon vakaları, çocuğun sosyal, duygusal ve akademik gelişimini olumsuz etkileyebilir. Çocukluk dönemi depresyonunun tedavisinde psikoterapi önemli bir rol oynamaktadır. Çocuğun duygusal durumu hakkında konuşarak terapistin rehberliğinde sorunlarını ifade etmesine yardımcı olunur. Bu sayede çocuğun duygusal olarak rahatlaması ve sorunlarını ifade etmesi sağlanır.



Çocukluk dönemi depresyonunun tedavisinde aile terapisi de oldukça etkilidir. Ailenin desteği ile çocuk daha hızlı iyileşebilir ve duygusal olarak desteklenir. Aile terapisi sayesinde aile bireyleri, çocuğun duygusal durumunu anlayabilir ve nasıl destek olabilecekleri konusunda bilinçlenirler.



Çocukluk dönemi depresyonu vakalarında bazen ilaç tedavisi de gerekebilir. Uzman bir doktor gözetiminde kullanılan antidepresan ilaçlar, çocuğun duygusal dengesini sağlamaya yardımcı olabilir. Ancak ilaç tedavisi sadece doktor tavsiyesiyle ve önerisiyle başlanmalıdır. İlaç tedavisinin yanı sıra çocuğun yaşam tarzı ve günlük rutininde de değişiklikler yapılması, tedavinin etkinliğini artırabilir.



Çocukluk Dönemi Depresyonu


Çocukluk dönemi depresyonunda iyileşme süreci



Çocukluk dönemi depresyonunda iyileşme süreci oldukça önemlidir. Bu süreç, çocuğun yeniden sağlıklı bir ruh haline kavuşması için atılan adımları içerir. Çocukluk dönemi depresyonuyla mücadele eden çocukların desteklenmesi ve tedavi edilmesi gerekmektedir.



Yapılan araştırmalar, depresyon geçiren çocukların profesyonel yardım alması durumunda daha hızlı ve etkili bir şekilde iyileştiğini göstermektedir. Psikoterapi, ilaç tedavisi ve destek grupları çocukluk dönemi depresyonunda başarılı sonuçlar vermektedir. Tedavi sürecinde ailelerin de çocuklarına destek olmaları büyük önem taşır.



Çocukluk dönemi depresyonunda iyileşme süreci sonunda, çocuklar genellikle daha pozitif bir zihinsel duruma sahip olurlar. Olumlu bir sosyal çevre, destekleyici aile ilişkileri ve düzenli psikolojik destek, çocukların iyileşme sürecini hızlandırabilir ve olumlu bir gelecek için güç verir.



Sık Sorulan Sorular



Çocukluk dönemi depresyonu nedir?

Çocukluk dönemi depresyonu, genellikle ergenlik öncesi dönemde ortaya çıkan ruhsal bir rahatsızlıktır.

Çocukluk dönemi depresyonunun nedenleri nelerdir?

Çocukluk dönemi depresyonunun nedenleri genellikle genetik faktörler, çevresel etkenler, aile içi sorunlar ve travmatik olaylar olabilir.

Çocukluk dönemi depresyonu hangi türleri vardır?

Çocukluk dönemi depresyonunun türleri arasında major depresyon, distimi, bipolar bozukluk ve duygudurum düzensizliği gibi çeşitler bulunmaktadır.

Çocukluk dönemi depresyonunda iyileşme süreci nasıldır?

Çocukluk dönemi depresyonunda doğru tedavi ve destek ile çocukların genellikle iyileşme süreci hızlı olabilir. Psikoterapi, ilaç tedavisi ve aile desteği bu süreçte önemli rol oynar.

Çocukluk dönemi depresyonu belirtileri nelerdir?

Çocukluk dönemi depresyonu belirtileri arasında isteksizlik, halsizlik, uyku problemleri, aşırı yeme veya yememe, konsantrasyon bozukluğu gibi durumlar yer alabilir.

Çocukluk dönemi depresyonu nasıl teşhis edilir?

Çocukluk dönemi depresyonu teşhisi genellikle çocuk psikiyatrisi uzmanları tarafından yapılan kapsamlı bir değerlendirme ve görüşmeler sonucunda konulmaktadır.

Çocukluk dönemi depresyonunu önlemek için neler yapılabilir?

Çocukluk dönemi depresyonunu önlemek için çocukların duygusal ihtiyaçlarının karşılanması, pozitif ilişkiler geliştirmesi, sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz yapması gibi önlemler alınabilir.


Yasal Uyarı !



www.farukcesur.com.tr adresinde yer alan bilgiler, psikoloğun yapacağı yüz yüze görüşmenin bir alternatifi değildir. Web sitemizde bulunan tüm içerikler web sitemize gelen ziyaretçileri bilgilendirmek amacı ile hazırlanmaktadır. Sitemizde yer alan tüm bilgiler (Blog Yazıları, makaleler, sayfalar), hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini almaz. Site içerisinde bulunan bilgiler tamamen bilgilendirme amaçlıdır.



Sitemizden yola çıkarak herhangi bir ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinizin değiştirilmesi kesinlikle tavsiye edilmez ve önerilmez. Web site içeriğimiz kişisel teşhis ya da kişisel tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Bu bilgilendirme kesinlikle bir psikoloğun danışanıyla görüşmesi yerine geçmez. Bu sitedeki içerikler bilgilendirme amaçlı olup, tedavi yerine geçmez. Tanı ve müdahale ve destek için lütfen uzman desteğine başvurunuz. İntihar veya ölüm düşüncesi veya riskiniz varsa derhal 155 ve 112’yi arayınız. Sitede Türkiye Cumhuriyeti kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.




https://www.farukcesur.com.tr/cocukluk-donemi-depresyonu/?fsp_sid=1242

10 Ekim 2025 Cuma

Narsist Birinin Aynasında Kendinizi Kaybetmeyin: Narsisizm Nedir ve Nasıl Tanınır?



Herkesin hayatında bir ayna vardır. Kimi zaman bu aynada kendimizi görür, yansımamızla barışırız. Kimi zamansa bir başkasının aynasında kendi yansımamızı arar, onun parlaklığında kayboluruz. İşte bu ikinci durum, genellikle bir narsistle kurulan ilişkinin en net özetidir. Peki, son yıllarda dilimizden düşürmediğimiz, ilişkileri ve ruh sağlığını derinden etkileyen narsist ne demek? Bu kavram sadece kendini çok sevmekten mi ibarettir, yoksa buz dağının görünmeyen yüzünde çok daha derin ve karmaşık bir yapı mı gizlidir?



Bir klinik psikolog olarak odamın kapısını çalan pek çok danışanımın hikayesinde "narsist" kelimesi yankılanıyor. Bu kelime çoğu zaman bir etiket olmaktan öte, yaşanan kafa karışıklığını, değersizlik hissini ve duygusal yorgunluğu anlatan bir çığlığa dönüşüyor. Bu yazıda, narsisizmin psikolojik kökenlerine inecek, bir narsisti tanımanıza yardımcı olacak belirtileri inceleyecek ve bu tür bir dinamiğin içinde kendinizi nasıl koruyabileceğinize dair size umut ve rehberlik sunacağım. Unutmayın, bilgi en güçlü kalkandır.



Narsisizm Miti: Kendine Aşıktan Daha Fazlası



Narsisizm, adını Yunan mitolojisindeki Narkissos’tan alır. Sudaki yansımasına aşık olup, ona ulaşmaya çalışırken boğulan bu genç adamın hikayesi, narsisizmin temelini oluşturan yüzeysel bir anlayış sunar. Ancak klinik olarak narsist bir yapı, basit bir kendini beğenmişlik veya yüksek özgüven değildir. Tam tersine, genellikle derin bir değersizlik ve kırılgan bir benlik algısının, devasa bir ego maskesi altına gizlenmesidir.



Yüksek özgüvene sahip bir birey, kendi değerini bilir, başarılarından keyif alır ama aynı zamanda başkalarının başarılarını da takdir edebilir, empati kurabilir ve eleştiriyi kişisel bir saldırı olarak algılamadan değerlendirebilir. Narsist bir birey içinse bu denge mevcut değildir. Onların görkemli dış kabuklarının altında, sürekli beslenmesi gereken dipsiz bir boşluk ve onaylanma ihtiyacı yatar.



Narsist ne demek?


Bir Narsisti Nasıl Tanırsınız? Narsisistik Kişilik Bozukluğunun Belirgin Özellikleri



Narsisistik Kişilik Bozukluğu (NKB), Amerikan Psikiyatri Birliği'nin yayımladığı Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı'nda (DSM-5) tanımlanmış bir kişilik bozukluğudur. Her narsistik özellik gösteren kişi NKB tanısı almaz, ancak bu belirtilerin birçoğunun bir arada ve sürekli olarak görülmesi önemli bir işarettir. İşte o aynanın ardındaki gerçek yüzü görmenizi sağlayacak temel özellikler:



1. Büyüklenmeci Benlik Algısı (Görkemlilik)



Bir narsistin en belirgin özelliği, kendisini abartılı bir şekilde önemli görmesidir. Başarılarını ve yeteneklerini sürekli olarak büyütür, yeterli bir başarı olmasa bile kendisini üstün bir kişi olarak görülmeyi bekler. Onlar için her şeyin "en"i kendileridir: en zeki, en başarılı, en özel. Bu, gerçeklikle örtüşmeyen bir sanal üstünlük halidir.



2. Sınırsız Başarı, Güç ve Güzellik Fantezileri



Narsist bireyler, genellikle sınırsız başarı, güç, zeka, güzellik veya kusursuz aşk fantezileriyle meşguldürler. Gerçek hayattaki başarıları bu fantezileri karşılamadığında hayal kırıklığına uğrar ve bu durumu dış etkenlere veya başka insanlara bağlayarak kendi mükemmellik algılarını korumaya çalışırlar.



3. "Özel" ve Eşsiz Olduğuna İnanma



Kendilerinin çok özel ve eşi benzeri olmayan bir varlık olduğuna inanırlar. Bu nedenle, sadece kendileri gibi "özel" veya üstün statüdeki kişilerin (veya kurumların) onları anlayabileceğini düşünürler. Sıradan insanlarla veya durumlarla ilişki kurmaktan kaçınabilir, bunu kendilerine bir hakaret olarak görebilirler.



4. Sürekli Hayranlık ve Onaylanma İhtiyacı



Bu, narsistin adeta duygusal yakıtıdır. Sürekli olarak övülmeye, takdir edilmeye ve hayranlık duyulmaya ihtiyaçları vardır. Eleştirilmek veya görmezden gelinmek onlar için en büyük yaralardan biridir ve bu duruma karşı aşırı bir öfke veya aşağılama ile tepki verebilirler. Sosyal medya paylaşımları genellikle bu hayranlık ihtiyacını beslemek için dikkatle düzenlenmiş bir vitrindir.



5. Empati Yoksunluğu



Belki de bir narsistle ilişkiyi en zorlu kılan özellik budur. Başkalarının duygularını ve ihtiyaçlarını anlama veya bunlarla bağ kurma yetenekleri oldukça sınırlıdır. Sizin ne hissettiğiniz, onların ihtiyaçları ve istekleri karşısında önemsizdir. Canınız yandığında, üzüldüğünüzde veya desteğe ihtiyaç duyduğunuzda size sırtlarını dönebilirler çünkü sizin duygusal dünyanız onların radarında değildir.



6. Sömürücü İlişki Dinamikleri



Narsist bireyler, kendi amaçlarına ve hedeflerine ulaşmak için başkalarını kullanmaktan çekinmezler. İlişkileri genellikle çıkara dayalıdır. İnsanları birer araç olarak görürler ve işleri bittiğinde onları bir kenara atmakta tereddüt etmezler. Bu durum, gaslighting (kişinin kendi akıl sağlığını sorgulamasına neden olan manipülasyon) gibi psikolojik manipülasyon taktikleriyle birleştiğinde son derece yıkıcı olabilir.



7. Hak Görme Duygusu (Entitlement)



Her şeyin kendi hakları olduğuna dair güçlü bir inançları vardır. Özel bir muamele görmeyi, kuralların kendileri için esnetilmesini ve taleplerinin sorgusuz sualsiz karşılanmasını beklerler. Bu beklentileri karşılanmadığında ise büyük bir şaşkınlık ve öfke yaşarlar.



Narsist ne demek?


Narsisizmin Gölgesinde Bir İlişki: Nasıl Hissettirir?



Bir narsistle ilişki içinde olmak, sürekli bir sis bulutu içinde yürümeye benzer. Başlangıçta her şey büyülü ve mükemmeldir. "Love bombing" (aşk bombardımanı) adı verilen bu evrede, sizi dünyanın en özel insanı olduğunuza inandırırlar. Ancak bu parlak dönem, onların size olan ihtiyacı bittiğinde veya ilk eleştiride hızla sona erer. Sonrasında ise genellikle şu duygular hakim olur:



  • Değersizlik: Sürekli eleştirilir, aşağılanır ve yetersiz hissettirilirsiniz.


  • Kafa Karışıklığı: Sürekli manipülasyon ve gaslighting nedeniyle kendi algılarınızdan ve anılarınızdan şüphe etmeye başlarsınız.


  • Yalnızlık: Empati yoksunluğu nedeniyle duygusal olarak asla anlaşıldığınızı hissetmezsiniz.


  • Suçluluk: İlişkideki tüm sorunların sorumlusu olarak kendinizi görmeye başlarsınız.


  • Tükenmişlik: Sürekli bir narsisti beslemek ve onun taleplerini karşılamak, sizi hem duygusal hem de fiziksel olarak tüketir.



Eğer bu duygular size tanıdık geliyorsa, yalnız olmadığınızı bilmelisiniz. Bu, sizin hatanız değil, içinde bulunduğunuz sağlıksız dinamiğin doğal bir sonucudur. Konu hakkında daha derinlemesine bilgi almak için Türkiye Psikiyatri Derneği'nin Narsisistik Kişilik Bozukluğu hakkındaki kaynaklarını inceleyebilirsiniz.



Aynayı Kendinize Çevirme Zamanı: Ne Yapabilirsiniz?



Bir narsisti değiştirmeye çalışmak, genellikle boşa harcanan bir çabadır. Çünkü onlar bir sorunları olduğunu kabul etmezler. Değişim ve iyileşme, ancak sizin kendi adınıza atacağınız adımlarla mümkündür.



  1. Durumu Tanıyın ve Kabul Edin: İlk ve en önemli adım, yaşadığınız şeyin adını koymaktır. Bu bir kişilik bozukluğunun yansımasıdır, sizin eksikliğiniz değil.


  2. Sınırlarınızı Çizin: Bu en zorlu ama en hayati adımdır. Size zarar veren davranışlara "hayır" demeyi öğrenmelisiniz. Bu, ilişkinin seyrini değiştirebilir veya sonlandırabilir, ancak sizin ruh sağlığınız her şeyden önemlidir. Sağlıklı sınırlar çizmek, kendinize duyduğunuz saygının en temel göstergesidir. .


  3. Duygusal Mesafenizi Koruyun: Onların öfke patlamalarını veya manipülasyonlarını kişisel almamaya çalışın. Bunun, onların kırılgan egolarını koruma mekanizması olduğunu kendinize hatırlatın.


  4. Kendi Destek Sisteminizi Oluşturun: Güvendiğiniz arkadaşlarınızla, ailenizle konuşun. Sizi anlayan ve destek olan insanlarla vakit geçirmek, narsistin yarattığı izolasyonu kırmanıza yardımcı olur.


  5. Profesyonel Destek Alın: Bir terapistle konuşmak, yaşadıklarınızı anlamlandırmanıza, kaybettiğiniz özgüveninizi yeniden inşa etmenize ve bu tür toksik ilişkilerden kurtulmak için stratejiler geliştirmenize yardımcı olabilir.



Toksik İlişki Ne Demek? Toksik Bir İlişkide Olduğunuzu Nasıl Anlarsınız?



Bir başkasının aynasında yansımanızı aramaktan vazgeçip kendi ışığınızı bulduğunuzda, iyileşme süreci başlar. Bu yolculuk kolay olmayabilir, ancak sonunda sizi daha güçlü, daha bilinçli ve en önemlisi kendinizle barışık bir birey yapacaktır. Unutmayın, en değerli yansıma, kendi gözlerinizde gördüğünüz, sevgi ve şefkat dolu bakışınızdır.






Sıkça Sorulan Sorular (SSS)














Yasal Uyarı !



www.farukcesur.com.tr adresinde yer alan bilgiler, psikoloğun yapacağı yüz yüze görüşmenin bir alternatifi değildir. Web sitemizde bulunan tüm içerikler web sitemize gelen ziyaretçileri bilgilendirmek amacı ile hazırlanmaktadır. Sitemizde yer alan tüm bilgiler (Blog Yazıları, makaleler, sayfalar), hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini almaz. Site içerisinde bulunan bilgiler tamamen bilgilendirme amaçlıdır.



Sitemizden yola çıkarak herhangi bir ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinizin değiştirilmesi kesinlikle tavsiye edilmez ve önerilmez. Web site içeriğimiz kişisel teşhis ya da kişisel tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Bu bilgilendirme kesinlikle bir psikoloğun danışanıyla görüşmesi yerine geçmez. Bu sitedeki içerikler bilgilendirme amaçlı olup, tedavi yerine geçmez. Tanı ve müdahale ve destek için lütfen uzman desteğine başvurunuz. İntihar veya ölüm düşüncesi veya riskiniz varsa derhal 155 ve 112’yi arayınız. Sitede Türkiye Cumhuriyeti kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.








https://www.farukcesur.com.tr/narsist-ne-demek-narsisizm-belirtileri/?fsp_sid=1228

3 Ekim 2025 Cuma

Sınır Koymak Neden Önemlidir? - Şanlıurfa Psikolog Faruk CESUR



Sınır koymak, bireyler arasında ilişkilerin temellerini oluşturan en önemli bileşenlerden bir tanesidir. Bireyler kendi limitlerini bilmesi, kendi sınırlarını koyması ve bulunduğu sınırlar arasında kendini özgür hissetmesi ihtiyaçların karşılanması için yeterli olacaktır. Bireyler tarafından konulan sınırlar, bireylerin tanımlanmasında etkin rol oynarken sınırlar bireylerin neler yapıp yapamayacağı konusunda da belirleyici rol oynar. Sadece bireysel olarak değil, farklı bireyin size yaklaşım durumunu da kendi çizdiğiniz sınırlar belirler.



Ne Zaman Sınır Konmalı?



Her birey kendi sınırlarına saygı duyduğu gibi başkalarının sınırlarına da saygı duymak zorundadır. Bu sayede başkalarının da kendi sınırlarımıza saygı duymasını bekleriz. Bazı durumlarda başkaları tarafından saygı duyulmak için kendi sınırlarımızı net şekilde belirlememiz gerekir. Kendi sınırlarımızı koyma ihtiyacı hissettiğimiz zamanlarda, onlara saygı duymayan ve sınırlarımızın hiçe sayıldığını göstermek istediğimizde duygusal ifadeler kullanırız.



Sınırlarınızın ihlal edildiği durumlarda duygusal olarak genellikle sinirlenme, ağlama ya da yüksek sesle konuşma duyguları kendini gösterir. Fiziksel temaslar, sözle rahatsız edilme durumları ve bazı durumlarda bakışlar dahi sınırların ihlal edilmesine neden olabiliyor. Öfke duygusunu gösterdiğiniz zamanlarda sınır koymak çok daha kolay hale gelirken, bu duygu sayesinde kendinizi ifade etmiş olursunuz. Sınırlarınızı belirler ve buna göre karşı tarafın hareket etmesini sağlarsınız.  



Sınır Koyma Nasıl Olmalıdır?



Her birey kendi inancına, düşüncesine, desteklediği bir parti ya da sorumluluğa sahiptir. Bireyler sizin kendi düşüncelerinizi eleştirmeye hakkı yoktur. Özellikle karşı taraf size saygı göstermiyorsa sınırınızı koymak en etkili çözüm olacaktır. Kişisel sınırlarınıza girmesine izin vermeden ve karşı tarafının sınırlarını ihlal etmeden düşüncelerinizi söylemekte özgür olduğunuzu unutmayın.



Her birey kendi sınırlarını koruyarak saygısını sürdürür. Ancak sınırlarınızı aşmak isteyen biriyle bir ya da birden fazla görüşme durumları olduysa, kibar ve nazik birey olarak saygılı ve sınırlarınızı ihlal etmemesi için uyarılarda bulunabilirsiniz. Kişisel alanınızı ve sınırlarınızı ihlal eden birine karşı saygılı ve kibar davranmak her zaman mümkün olmaz. Bu nedenle sınırlarınızı bireylere yönelik koyma yöntemleri sayesinde karşınızdakine düşüncenizi rahat bir şekilde ifade edebilirsiniz.



Sınır Koymak


Sınır Koyma Yöntemleri Nelerdir?



İletişim kurun



Kendi sınırlarınızı belirledikten sonra, düşüncelerinizi karşı tarafa net bir şekilde ifade edin. Düşüncenizi, isteklerinizi ve sınırlarınızı saygılı, kibar ve nazik bir şekilde iletin. Bunun bir daha olması durumunda ne gibi tepkiler vereceğinizi ve neyle karşılaşacağı konusunda net ifadelerde bulunun.



Aile ve Çocuk İletişimi ile ilgili yazımızı okumak için lütfen tıklayın



Niyetinizi İfade Edin



Niyeti karşı tarafa ifade etmek, sınır koymanızı ve kolayca anlaşılmanızı sağlayacaktır. Niyet ifade ederken bunu kırmayacak şekilde gerçekleştirmek her iki tarafın sınırlarını zedelemeyecektir. Niyet ifade ederken amacın karşı tarafı kırmak, incitmek ya da küçük düşürmek olmadığını bilin ve ifade ederken kırıcı olmaktan kaçınmaya özen gösterin.



Seçenekler Sunun



Genelde konuşmaya başlamak için günlük hayatta gerçekleşen olaylar hakkında konuşma yapılır. Bunun en önemli nedeni konuşulacak konu hakkında kırıcı olmadan farklı seçenekler sunmak için konuşmayı yumuşak bir dille başlatmaktır. Seçeneklere sahip olmak her insan için özgürlük anlamı taşır. Bu sayede hem kendiniz hem de karşı taraf için en iyi kararı vererek sınırlarınızı korursunuz. Karşı tarafın sınırlarını yıkmadan kendinizi anlatmış olursunuz.



Alternatif sunmak



Günümüzde hayatın her alanında ısrar ve karar değiştirme yöntemleriyle karşı karşıya kalırız. Bu durumlardan kaçınmak oldukça zordur. Bunun önüne geçmek için farklı alternatifler sunarak sınırlarınızı zorlamayacak seviyelerde davranabilirsiniz.



Sınırları koruyun



Sınır koymak kadar sınırları korumak ta son derece önemlidir. Bu nedenle sınırlarınızı bilerek hareket etmek özgür hissetmenize neden olabileceği gibi, sınırlarınıza müdahale edilmesi özgürlüğünüzün kısıtlanmasına neden olacağını unutmayın.



Son olarak sınır koymak hakkında daha çok bilgi ve birikim sahibi olmak isterseniz Psikonet yayınlarının İyileştiren Sınırlar: Sağlıklı Sınırlar Çekmek ve Hayır Demek Üzerine kitabını okuyabilirsiniz.



Yasal Uyarı !



www.farukcesur.com.tr adresinde yer alan bilgiler, psikoloğun yapacağı yüz yüze görüşmenin bir alternatifi değildir. Web sitemizde bulunan tüm içerikler web sitemize gelen ziyaretçileri bilgilendirmek amacı ile hazırlanmaktadır. Sitemizde yer alan tüm bilgiler (Blog Yazıları, makaleler, sayfalar), hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini almaz. Site içerisinde bulunan bilgiler tamamen bilgilendirme amaçlıdır.



Sitemizden yola çıkarak herhangi bir ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinizin değiştirilmesi kesinlikle tavsiye edilmez ve önerilmez. Web site içeriğimiz kişisel teşhis ya da kişisel tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Bu bilgilendirme kesinlikle bir psikoloğun danışanıyla görüşmesi yerine geçmez. Bu sitedeki içerikler bilgilendirme amaçlı olup, tedavi yerine geçmez. Tanı ve müdahale ve destek için lütfen uzman desteğine başvurunuz. İntihar veya ölüm düşüncesi veya riskiniz varsa derhal 155 ve 112’yi arayınız. Sitede Türkiye Cumhuriyeti kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.




https://www.farukcesur.com.tr/sinir-koymak/?fsp_sid=1214

Çocukluk Dönemi Depresyonu: Nedenleri, Türleri ve İyileşme Süreci

Çocukluk dönemi, bir çocuğun hayatındaki en önemli ve savunmasız dönemlerden biridir. Bu dönemde yaşanan olumsuz deneyimler, çocuklarda çeşi...