27 Eylül 2021 Pazartesi

Korona ile Savaşma

 Koronavirüs ile yatıp koronavirüs ile kalkıyoruz aylardır ve koronavirüs kaygısı yüzünden pek fazlaca kimse ruhsal sorunlar yaşamaya başladı. Tüm dünyayı evlerine hapseden bu salgın rahatsızlık, sadece fiziksel sağlığımızı değil ruhsal sağlığımızı da tehdit ediyor elbette.


Öncelikle sakin kalabilmek ve sabırlı olmak oldukca önemli… Birçoğumuzda talep eder istemez, “Corona virüsü (koronavirüs) bana da bulaşır mı? Ya bulaşır da atlatamazsam? Ya sevdiklerime, anneme-babama, eşime-çocuğuma bulaşırsa?” şeklinde kaygılar baş gösteriyor. Unutulmamalıdır ki, dünya tarihi boyunca birçok kere istila hastalıklar ortaya çıkmış ve belirli bir müddet sonra yok olup gitmiştir.


KoronavirusCovid_19 ismiyle anılan bu virüsün, bir tür biyolojik tabanca olduğu söylentileri, yarasalardan insanlara geçmiş olduğu ve Çin’in Wuhan şehrinden başlayarak tüm dünyaya yayıldığı haberleri hepimizin malumu. Koronavirüs kaygısı ile başa çıkmak adına öncelikle bilinçaltımızı olası olduğunca temizlememizde fayda var. Kaygı her ne kadar insanı koruyucu ve önlem almaya zorlayıcı bir özelliğe sahip olsa da, aşırı kaygı ruh sağlığımıza zarar verecektir.


Koronavirüs kaygısı ile mücadele

Virüsle olmasıyla birlikte bu virüsten meydana gelen kaygıyla da mücadele etmek zorunda kalan insan sayısı hiç de az değil! Her gün açıklanan olay ve ölüm rakamları insanları talep eder istemez büyük bir tedirginliğe itiyor. Virüsten korunmak için, yetkililerin ve uzmanların önerilerine uymak mecburiyetindeyiz. Başka bir şansımız da alternatifimiz de şu an için yok! Diğer yandan koronavirüs kaygısı ve beraberinde getirebileceği panik saldırı, depresyon benzer biçimde ruhsal rahatsızlıklardan da korunmak gerekiyor. Peki bunun için ne yapmalıyız? Hadi maddeler halinde sıralayalım;


corona-virusu-ve-kaygi– Öncelikle sakin kalmalı ve sabırlı davranmalıyız.

– Sadece uzmanların önerilerini dinlemeli, sosyal medya platformlarında paylaşılan bilgilere itibar etmemeliyiz. Kaynağı belli olmayan, malumat kirliliğine neden olan paylaşımlar ve haberlerden etkilenmemek adına, resmi açıklamaların dışında hiç bir bilgiye güvenmemeliyiz. Gündemi kovuşturmak için tv ve telefona olası olduğunca azca ve gerektikçe bakmak bizi bilgi kirliliğinden koruyacaktır.


– Böylesi süreçlerde moralimizi yüksek tutmak oldukca büyük bir ehemmiyet arz etmektedir. Aile bireylerimizle evimizde eğlenceli ve eğlenceli vakitler dercetmek, ruh sağlığımızı korumamıza yardımcı olacaktır. Ayrıca aile içi iletişime de büyük katkılar sağlayacaktır.

– Güzel bir film, bizi içerisine çekecek bir kitap, dinlemekten keyif duyduğumuz müzikler ile meşgul olmak bizi ruhsal açıdan koruyacaktır.


– İnsanları sevinçli eden şeylerden biri de geçmişte yaşamış olduğu mutlu anlarını hatırına getirmesidir. Nostalji dediğimiz şey aslında birazcık da budur. İnsanın tatlı bir hüzünle beraber sevinçli olduğu geçmiş günlere yapmış olduğu yolculuktur nostalji. Trt’nin yayın akışına koyduğu “Nostalji Kuşağı” adlı kısımda yayınlanacak olan nostaljik diziler ve televizyon programları, bizleri bugünün stresinden uzaklaştırmaya destek olacaktır. Tabi isterseniz sizler, Arzu Film, Murat Film, Fanatik Klasik Film, Erler Film benzer biçimde youtube kanalları üzerinden eski Yeşilçam filmlerini, özellikle Kemal Sunal filmlerini keyifle izleyebilirsiniz. İnanın gülmek ruhunuza oldukca iyi gelecek ve sizi dinlendirecek.


Evet! Bu günler de geçecek. Tıpkı her gecenin sabaha erişmesi şeklinde, bütün dünyanın üzerine çöken bu kara bulutlar da dağılacak. Eskisi şeklinde sokakların, parkların, piknik alanlarının tadını çıkaracağız tekrar. Ama şimdi yapmamız ihtiyaç duyulan en önemli şey koronavirüsten korunmak ve koronavirüs kaygısı ile doğru yöntemlerle savaşım etmek. Sizi mutlu edecek ve moralinizi yüksek tutacak faaliyetleri sizler çok daha iyi bilirsiniz. Uzmanların sözünden çıkmayarak, resmi kurumların dışındaki haberlere ve açıklamalara önem vermeyerek, moralimizi yüksek tutarak bu periyodu rahatlıkla atlatabiliriz. Herkese sıhhatli ve rahat günler dilerim…

23 Eylül 2021 Perşembe

Aile ve Çocuk




 Aile ve Çocuk İletişimi

İletişim insanoğlu içinde düşünce, duygu paylaşımı haberleşme akla gelebilecek birçok yolla iki veya daha fazla kişiler içinde olan aktarımdır. Bu aktarım her yaş grubu için gerekli bir durumdur. İletişim her türlü yolla gerçekleşebilir lakin önemli olan doğru yazışma kurabilmektir özellikle ebeveynlerin çocuklarıyla olan doğru iletişimi evlatların ilerideki bakış açısını, geleceğe veya karşındaki insana olan tutumunu etkileyecektir. Bugün ebeveynlerin çocuklarıyla iyi mi doğru iletişim kurabileceği hakkındaki konuşacağız


Doğru iletişim kişiler arasında aktarılmak istenen bilgiyi düzgünce karşı tarafa anlayabileceği biçimde aktarabilmektir. Çocukların bizi anlayacağı dilden konuşmamız gereklidir. Ne olursa olsun karşımızdakinin çocuk olduğunu unutmamamız gerekmektedir.


İletişim ancak sözlerle gerçekleşmez. Konuşurken ne kadar kelimeler önemliyse gövde dili, ses tonu da o kadar önemlidir. Bir çocuğa göz teması kurmadan seni seviyorum derseniz fazlaca etken olmayacaktır lakin onunla göz teması kurup koluna dokunarak seni seviyorum derseniz duygunuzu daha etken bir şekilde aktarmış olmuş olursunuz.


 İletişimi doğru kullanmada unutmamamız ihtiyaç duyulan mühim maddeler;

*İletişim oluşturmak: En önemli fakat en fazlaca unutulan durum. Çocuklarıyla iletişim kurmayı unutan anne babalar…


*Çocukla göz teması kurmak: Göz kontağı oluşturmak her iletişimde oldukca önemlidir. Ebeveynlerin evlatları ile göz kontağı kurması daha oldukça önemlidir şu sebeple göz kontağı kurarken çocuğunuzu önemsediğinizi hissetmesine sebep olmuş olursunuz. Duygu alışverişi daha güçlü gerçekleşir.


*Tehdit etmemek: Oyuncaklarını arkadaşınla paylaşmazsan arkadaşın gidecek demek yerine pozitif konuşmak gerekir. Örneğin “Oyuncaklarını arkadaşınla paylaşırsan arkadaşların da seninle oyuncaklarını paylaşır ve ikinizde daha oldukça oyuncakla oynamış olursunuz.” demek daha doğrudur.


*Çocuğun idrak seviyesinin sınırı olan bulunduğunu unutmamak: Her ne kadar çocuğumuzla bir yetişkin gibi konuşmamız lüzumlu olsa da karşımızdakinin çocuk bulunduğunu unutmamalıyız.


*Açık ve net anlatmak: İsteğimizi açık ve net söylemeliyiz aksi takdirde çocuk anlatılmak isteneni doğruca anlamayabilir.


*Seviyesine uygun kelimeler kullanmak: Çocuğun anlayacağı dilden konuşulursa dikkati dağılmamış olur ve sizi daha rahat anlar.


*Çocuğun kendisini ifade etmesine izin vermek: Ebeveynler konuştuktan sonrasında çocuğa fikrini sormaları icap eder. Sen ne düşünüyorsun? Fikrin nedir? şeklinde sorular çocuğunda kendisinin önemsendiğini hissetmesi açısından oldukça önemlidir.


*Ses tonunu doğru kullanmak: Çocuğa bağırarak bir şeyler anlatılmaya çalışıldığında korku ön plana çıkar. Sevgi ile olması ihtiyaç duyulan kontakt korku ile gerçekleşir böylece çocuk ilerleyen zamanlarda ailesine karşı içine kapanmış olabilir.


*Ebeveynlerin kendi aralarında tutarlı olması icap eder: Anne çocuğa bir mevzu ile alakalı konuştuktan sonra baba gelip aynı mevzuda başka halde konuşursa çocuğun kafası karışabilir. Çocukla konuşulmadan ilkin anne babanın kendi aralarında net bir fikri olması gerekir.


*Önemsendiğini hissetmek: Çocukla kontakt halindeyken onu önemsediğinizi ara ara söylemeniz gerekmektedir. Bir çocuğun en ihtiyaç duyduğu konulardan bir önemsenmektir. Önemsendiğini hisseden çocuk kendini değerli hissedecektir böylece özgüveni de gelişecektir.


*Anlaşılma hissi: Her insan şeklinde çocuklarda anlaşıldığını hissetmek ister bundan dolayı çocuk ebeveynlere derdini anlatırken ebeveyniler çocuğun sözünü kesmeden evet seni anlıyorum gibi laflar söylemelidirler. Beden dili olarak başı aşağı yukarı hareket ettirebilirler. Bu hareket onları dinlediğinizi ve anladığınızı hissettirecektir böylece çocuk kendini daha huzurlu anlatım edebilecektir.


Referans Kaynak


Psikologlardan Tavsiyeler: Stresi Azaltmak İçin Ne Yapmalı?

Psikologlardan Tavsiyeler: Stresi Azaltmak İçin Ne Yapmalı? Stresin hayatımızın her alanında karşımıza çıkabilecek bir durum olduğunu biliyo...